*

  • karşılaştırmalı çalışma yapanlar için vazgeçilemeyecek/göz ardı edilmemesi gereken bir kavramdır nitekim hem koşutlukları hem farklılıkları vurgulamakta önemli bir bakış açısı sunulabilir bu kavramla. bu veçhile, evrensel olduğunu iddia eden paradigmalara karşı verilebilecek güzel bir yanıttır.

    ben türkçe karşılığı olarak "izlek bağımlılığı"nı kullanıyorum.

    çok basit bir örnekle şöyle anlatayım. bir yol sapağındayız ve a'ya gitmek istiyoruz. sağa mı sola mı döneceğiz? bu karar bir izlek bağımlılığı yaratır. neden?
    çünkü girdiğimiz yolda ilerlediğimiz müddetçe geri dönüşümüzün maliyeti artar ve seçip devam ettiğimiz bu yol bizi a'ya götürecek umuduyla, bu yolda ilerlemeye devam etme eğiliminde oluruz (biraz şeye benziyor bu: bu kadar bekledim, biraz daha bekleyeyim). fakat gayet tabi, bu yol bizi a'ya çıkarmayabilir. hatta belli bir noktada çıkmaza da varabilir (buna locked-in deyor ecnebiler). somut bir örnek verelim. diyelim ülkecek ithal ikameci kalkınma modelini uygulamaya karar verdik (nitekim böyle kararlar hep referandumla falan alınır). buna uygun olarak insanlarımızı eğittik, fabrikalarımızı kurumlarımızı vs buna göre inşa ettik falan. ne oldu? mecbur bu yolu gidebileceğimiz yere kadar seyredeceğiz. çünkü az masraf yapmadık. ama tabi modelin sıçma ihtimali de var. nitekim vakti zamanında öyle de olmuştur. her neyse.

    güzel bir kavram, ben severim.
  • tarihin belirli dönemlerinde yapılan seçimlerin bizi olası pek çok patikadan birine soktuğunu ve bu seçim sayesinde belli bir teknolojiye kilitlenip, ilerideki yapıların bu teknoloji ekseninde şekillendiğini söyleyen teori.
    türkçe karşılığı olarak patika bağımlılığı kullanılabilir. kısaca özeti ise "yapıya kilitlenme"dir.

    günümüz olaylarını ve olgularını incelerken geçmişe dönerek detaylara bakmak gereklidir; çünkü bir seçim yapıldıktan sonra onun üzerinde şekillenen yapı muazzam bir büyüklüğe ulaşır ve geri dönüşü çok zor bir hal alır. bu kadar muazzam bir yapıyı oluşturan ise minicik bir seçimdir. yapılan seçimin doğru mu yoksa yanlış mı olduğu, verimli mi verimsiz mi olduğu, kar mı zarar mı getireceği kesin olmadığı için seçim zamanı ortada kesin kanıtlar yerine inanç* vardır.

    bazı örnekleri sıralayacak olursak;
    benzinin bugün yakıt maddelerinin anası olması bir seçimin sonucudur; yakıt tartışmaları yapıldığı zaman buhar daha temiz ve güvenilir bir yakıt olarak düşünülüyordu ama tercih benzinden yana oldu. bu sayede günümüz ekonomik sisteminin baş aktörü belirlendi; pek çok şey ona göre, onun üzerinden kurgulandı.

    ikinci örnek alternatif akım(ac) ile doğrudan akım(dc) arasında bir seçim yapılmasıydı; edison elektrik iletiminde dc'yi kullanıyordu ve piyasayı parasal olarak yönetme ve manipüle etme gücüne sahipti. tesla ise buna karşı ac'yi destekliyor ve bu sayede elektrik iletilirken kaybedilen enerjinin daha az olacağını öne sürüyordu. zaman içerisinde uzlaşı sağlandı ve alternatif akım daha çok kullanılmaya başlandı.

    son örnek ise klavyelerdeki qwerty diziliminin nasıl ortaya çıktığıyla ilgili; bu asıl olarak ilk yapılan daktiloları kullanan sekreterlerin hızlarını azaltmak için geliştirilmiş bir dizilimdi çünkü o zamanlar daktilolar hızlı kullanılırsa, dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlardı. ama bu sistem kanıksanıp da sektör standartı haline gelince artık sökülüp de atılamaz bir hal almış oldu.
  • neden bilmem soylemesi cok guzel bir kaliptir. ayrica cok havalidir, kullanildigi yere oturuyorsa goz kamastirabilirsiniz.
  • bu kavramın halka inmesini, sade vatandaşa ve göbeğini kaşıyan adama ulaşmasını sağlayacak olan örneklerden birini ben geçen facebook'ta poker oynarken buldum.

    şimdi elin başında büyük kör bahsi biz koymuşuz, 1000 dolar mesela.. daha ortaya kağıt açılmadan piçin biri çıkıp yeri artırdı, "dur lan kağıtları göreyim" diyip görüyoruz. kağıtlar açılıyor, yüksek bir per olsun elimizde. piçin biri gene masayı yoklamak için artırıyor, "dur lan belki iyi kağıt açılır" diye görüyoruz. yere dördüncü kağıt açılıyor, elimizde hala sadece per var. piçin biri gene artırıyor, işte tam burda olay çözülecek. hatta madem halka iniyoruz, amiyane tabirle ak göt kara göt burda belli olacak diyelim. düşünüyoruz, "bu elde bi bok olacağı yok.." ama arkalardan başka bir ses daha geliyor: "ortaya o kadar da para koyduk yahu, belki son kağıt güzel gelir.."

    nur topu gibi bir path dependence'ımız oldu, hayırlı olsun.

    bi de kısa versiyonu var:

    (bkz: battı balık yan gider)
  • kavramın ingilizce orijinali: "path dependence"

    geçmişin bugün üzerindeki belirleyici etkisini vurgulayan bir kavramdır.

    örneğin, geçmişte alınan kararların (belli bir yola girmiş bulunmak nedeniyle) bugün alınacak kararlar üzerinde de belirleyici olması, bu çerçevede değerlendirilebilir.

    örnek: qwerty klavyeler. (kolaysa değiştir.)

    bir başka örnek: (bkz: cami /@derinsular)

    bir kez bir yola girmiş bulunmanın ve o yolun gerekleri doğrultusunda düşünmeye ve hareket etmeye alışmanın insan zihnini şekillendirici bir yönü de yok değildir - ki bu da, bir kez girilmiş ve bir müddet yürünmüş olan bir yoldan geri dönmeyi hepten zorlaştırır.

    patika bağımlılığının belli bir siyasi ideoloji ile ilgili olan türüne ise "ideolojik patika bağımlılığı" denir. (ingilizcesi: ideological path dependence)

    ideolojik patika bağımlılığı, belli bir siyasi ideoloji doğrultusunda bir kez girilmiş bulunan bir yoldan geriye dönmenin zorluğu ile ilgilidir.

    ideolojik patika bağımlılığının devlet politikalarındaki belirleyiciliğini ele alan laiklik konulu önemli bir çalışma için bkz.:
    kuru, ahmet. 2009. secularism and state policies toward religion: the united states, france, and turkey. new york: cambridge university press. (bkz: ahmet kuru/@derinsular)

    kavram ile doğrudan ilişkili olan önemli bir teori için (bkz: tarihi kurumsalcılık)

    ana tema:
    (bkz: siyaset bilimi/@derinsular)
  • benzeşik olduğu bir diğer kavram için;
    (bkz: bilişsel çelişki kuramı)
  • içtenlikle bir karar verdin
    şehirden kalktın denizler aştın
    ve adaya geldin.
    gemiden indin, turlamaya başladın.
    kaçınılmaz olarak bir tepenin yamacına gelirsin.
    tepeye çıkmak istediğini düşündün (dur daha hemen istemedin, meselenin etrafında dolaşman daima mümkün)
    gözlerin bir patika aradı göremedi.
    (aşk yolsuzluktur, gönülden bakana yol daima bulunur. dalgalar aşar, dikenler deşer, kayalar yuvarlanır... o yol yine de gidilir.)
    bunu yaz. (bari...)
    ...
    yazıyor musun?.. e hadi...
    ...
    o esnada -misal- kuşlar havalandı. o yöne baktın: henüz çiçek açmış bir akasya ağacı
    ve dibine uzanan müstakbel patika!
    allah allah bunu nasıl göremedim ilk seferinde dersin (büyüdün mü azıcık)
    kararından masum ve esaslı bir tercihe terfi edip
    yürürüm ben bunu dedin (elif dedin be dedin)
    ve bir yoldur tutturdun diyelim...
    gel zaman git zaman
    hedefe varamadın
    (çünkü ilk baktığın yerden öyleydi görüntü ve deney her adımda değişti *)
    ertelendin kaç zaman
    anladın ki bu gittiğin yol "yol" değil. (yürüyene her yol mu mübah?)
    ne yaparsın?
    iki seçeneğin var:
    ya hooop! çark eder, hedef değiştirirsin (tam dönecek yerlerin ağrımaktadır. manevra kabiliyetin kadar eğridir patikan.)
    ya da yönüne inanır, yolculuğunu yüceltirsin
    her uğurda kimi zaman manipüle eder, adam öldürür, banka soyarsın
    ancak
    bu saatten sonra hiçbir tavır adada olduğun gerçeğini değiştirmez
    kalkmış gelmişsin artık; her yer derya deniz
    (üstelik seviyorsun da kerataları)
    söylenecek yalan, sarılacak yılan kalmamış
    ilerlemenin de sonu yok, kalmanın da
    anlarsan bocalarsın
    gözlerin yeşillenir
    durduğun yerde ağaca özenir
    ömür boyu dönersin
    ...
    her şey çok net aslında
    sen patikana bağımlısın
    patikan akasyaya

    anahtar kelimeler:
    şehir, gemi, deniz, ada, tepe, patika, sen, o, tercih, uğur, ağaç, akasya, ıhlamur, erguvan, mimoza, gülibrişim, fıstık çamı, sedir, meşe...
hesabın var mı? giriş yap